Her Nefiste Bir Yol Vardır - (Sırru'l-Esrar 1.Cilt)
Her Nefiste Bir Yol Vardır |
1- Nefis 2- Kurbet 3- Vuslat. 4- Sohbet 5- Rü’yet 6- Marifet 7- Ünsiyet
Cenâb-ı Hakk’a yakınlık için kul çalışınca kul evvel nefsini tanır.
مَنْ عَرَفَ نَفْسَهُ فَقَدْ عَرَفَ رَبَّهُ
Manası: “Her kim nefsini bildi Rabbısını da bildi.”[1]
Sırrı zuhur eder. O zaman Hakk’a yakınlık hâsıl eder, kurbet derler. Sonra Hakk’ın yukarıda saydığı sırları idrak eder. Vuslatkavuşmaktır. İdrak ve ilim görmekten daha yüksektir. Bunu bazı arifler idrak eder, görmezler.
Görmek keşiftir, rü'yet derler. Marifet tanımaktır Arifler Hakkı öyle tanırlar ki her gördükleri şeylerde Hakkı hakikati hakkıyla tanırlar Marifet budur. Artık onun her hali üns tür. Ve işi Hakk’ın dilemesine bağlı olur. Daima Hakk’ı düşünür, Hakk’a hizmet eder. Kalbi Hakk’tan ayrılmaz. Bu üns’tür.
Dereceleri şudur: 1- Ahlak. 2- Nefs. 3- Kalb. 4- Ruh. 5- Sır. 6- khâfâya 7- Akhva’dır.
Cenâb-ı Hakk’a yakınlık için çalışan kimse en evvel ahlakını temizler, ona meşgul olur. Sonra nefsinin kisblerini tanımaya çalışır. Sonra zikri kalbe yetiştirir. Sonra ruha yetişir. Ruh sağdadır, kalb soldadır. Sonra sırra varır. Sır göbekten az yukarıdır. ( خَافَايَه) khâfâya sağ böğürdedir. (اَخْفَا) Akhva daha gizlidir. Bunlar zikrullahla pişerek yüksek mertebeye yetişirler. Lübte aynı yumruk gibi vurur. Buda çilede hâsıl olur.
Sekiz cennet vardır: İsimleri malumdur, biri birinden yukarıdır. En yukarısı evliyalar, enbiya ve ehl-i zikirler makamıdır. Cennet o kadar büyüktür ki ağaçlarının gölgesine dağlar sığar. Her şeyleri ona göredir. Evleri, kapıları, atları, mahlûku hep büyüktür.
İnsanlar da orada öyle büyük olacaktırlar. Eğer bu dünyadaki kadar olacak olsalardı cennetten bir tat alamazlardı. Bir eve bir pire girse evden ne anlar? Pire şu kadar görür ki bir camuzun vücudunda birkaç kıl dibini görür.
Yedi kat gökler vardır, isimleri malumdur. Bu yedi kat gökler biri birinden yukarıdır. Hep içleri melekler doludur. Meleklerin ibadetleri vardır; kimi tesbih, kimi zikir okur. Her biri bir türlü ibadettedirler.
Bakınız, en evvel Cenâb-ı Hakk’ın nuru yarattığı dürri beyzadan bu yedi göklerin en sonu bu dünya göğüdür. Mü’min-i kâmilin ruhu yükselerek bu makamları geçerek gider. Kendi bu dünyada durduğu halde ruhu o makamları seyreder veyahut idrak eder veyahut Cenâb-ı Hak perdeleri açar gösterir.
[1] Ebu Nuaym, Hilyetü’l-Evliya c.10.s.208 (Beyrut). Piri tarikat Abdulkadir Geylâni, Sırru’l-Esrar ve Mazharu’l-Envar s.14 (Mısır). Tefsirü’l-Beğavi Mealimü’t-Tenzil c.1.s.153. Mustafa bin Abdullah er-Rumi, Keşfu’z-Zunun c.2.s.1362. Münavi, Feyzü’l Kadir c.1.s. 225 (Mısır). Münavi, Kunuzu’d-Dakâik s.11 Deylemi’den.