AŞK-I MUSTAFA - (Defter-i Aşikan)
AŞK-I MUSTAFA |
Ehl-i aşkın dinle halın evvela
Aşk haktır vacib olan her kula
Mazhar olan aşka evvel ey sefa
Fahr-i âlem Mustafa’dır Mustafa
Mustafa aşkına oldu her ne var
Arş ve kürs levhi kalem leylü Nehar
Mustafa ayine-i Rahman'dır
Mustafa esrar-ı gevher kanıdır
Alet-i Hakk'tır Muhammed âleme
Hak dilinden söyler iş bu Âdem’e
O gönül ki kim her gönülden yücedir
İşit edem anı dahi nice yücedir
Mustafa nuruna mazhardır özü
Levh-i mahfuza bakar daim gözü
Her ne söylerse anı hak söyler
Her ne eylerse onu Hak eyletir
Masivadan pak oluptur kalbi hep
Onda ne vardır sükûnet ne talep
Görmesi, işitmesi, söylemesi
Cümle haktır mahv oluptur kendisi
Bahri vahdetten kim aldıysa haber
Âleme kılmaz ikilikten nazar
Şirk ile bir yerde iman olmadı
Müşrik olan her giz insan olmadı
Ben ki geldim âlem-i ervahtan
Olmadım hali figan ve ahdan
Kim benim nalânıma eylerse gûş
Çarka girip ta olunca cûş
İsterim bir sineî ez derdi firak
Şerha, şerha etmiş ol iştiyak
Ta ona şerh eyliyem ahvalımı
Âlem-i vuslatta olan halımı
Bilmeyen ol âlemin esrarını
Ganda bilsin iş bu hasret narını
Bahre gark olan bilir kim gark nedir
Vahdet ve kesrette olan fark nedir
Ganda kim her meclise bassam kadem
Dilerim derdi dilimden şerh edem
Alalar evtanı aslımdan haber
Açalar ol canibe ta bal ve ber
Ol ki kendin etti aslından ırak
Gitmedi can ve gönülden hiç firak
Kim muhabbet etti aslından yana
Hak müyesser eyledi iman ona
Sana sende var iken sen ben demek
Bana hem razı olmadın çekme emek
Ola ki kendi varlığından geçmedi
Bizim vahdet çırasından içmedi
Diler isen bilmeği esrarımı
Can ve dilden dinle ah ve zarımı
Çeşmi gûş ve zahir ile ey civan
İşitip görünmez ol razı nihan
Kişide üç türlü göz var görmeğe
Ol göz ile sırr-ı Hakk'a ermeğe
Biri canın biri gönlün yüzüdür
Biri başın gözü suret yüzüdür
Can gözüdür kim görür evvel hakkı
Görür ondan dil gözü ey muttaki
Olur, ondan can ten gözüne muttasıl
Can ve ten bir nur olur ol demde bil
Ten gözü kalb gözüne eyler nazar
Kalb gözü can gözünü eyler gezer
Can gözü hak yüzünün hayranıdır
Âlem-i envar onun seyranıdır
Bunda salik zata müstağrak olur
Yani bir katre idi bahre gark olur
Vuslat hicranda olmaz orada
Zira varlık mahvolur arada
Seyyid NİZAMOĞLU