Zikrullahta Fanilik - (Zuhurâtı Izhârı'l-Vakf-ı Güneş 1.cilt)
ZİKRULLAHTA FANİLİK |
Allahu Tealanın buyurduğu zikir odur ki, zikrullah ede ede dilinden kalbine, kalbinden ruhuna ulaşır, ruhta muhabbetullah galip gelir, talibin bütün nefsaniyyetini giderir, gönül masivadan hali olur ve ondan sonra gönüle marifetullah nazil olmağa başlar. Bu takdirde, kalbinden hicap giderilir, basiret gözü açılır, mutlakı mabud olan maşukun cemali müşahede olunur. Dünyada iken, gönülden zikrullah ile hicabı gidermek Mevla ile ilgi ve ilişki kurmak ne zaman hasıl olur dersen, Lâ ilahe illallah dediğin zaman Allahu Tealadan gayrısını unuttuğun, hatta kendi nefsini dahi unuttuğun zaman hasıl olur. Nitekim Hak Teala Kur'anda buyurur:
اِلَّآ اَنْ يَشَآءَ اللّٰهُۘ وَاذْكُرْ رَبَّكَ اِذَا نَس۪يتَ وَقُلْ عَسٰىٓ اَنْ يَهْدِيَنِ رَبّ۪ي لِاَقْرَبَ مِنْ هٰذَا رَشَدًا
“Rabbini zikrettiğin zaman, Rabbinden gayrı her şeyi, hatta kendi nefsini dahi unut demek olur.”[1]
Ancak böyle olursa, zikirde ortak koşulmamış bulunur. Bir de: ölümünde olduğu gibi, Allahu Tealadan gayrısını unut demektir.
Zikirde ortak koşmamak, Lâ ilahe illallahdenildiği zaman, Allahu Tealadan gayrı herşeyi tamamiyle unutmakla mümkündür. Bunu yapabilmek için de, zikre o kadar devam etmelidir ki, zikir kalbe yetişsin, kalpten ruha erişsin ve oradan da talibe muhabbet-i ilahiyye ve ünsiyyet eserleri belirsin. Bunun için de, talibin beşeriyet sıfatlarını, tamamiyle ve külliyen mahvetmesi lazımdır. O kadar ki, kendi adını ve bütün çevresini, dünyayı ve dünya içindeki her şeyi unutması gerektir. Tâ ki adın nedir? diye sorulduğu zaman, zikrullah ettiği mahbubun adını söyleyisin.
[1] Kehf 18/24