DUANIN MÜKÂFATI VE SEVABI - (Zuhurâtı Izhârı'l-Vakf-ı Güneş 2.cilt)

 

DUANIN MÜKÂFATI VE SEVABI

 

 

Duaların kabul olması konuları çok ise de Cenâb-ı Hak’kın bildir-diklerinden biraz yazalım inşeallah. Helal lokma ile karnını doyurmak, haram ve şüphelilerden sakınmak, alaverelerde, yalandan yeminden sakınmak. Helal kazanç, helal lokma ile karınları doyurmak. Duanın daha efsal olan vakit saatleri.

- Seher vakitlerinde yapılan dualar.

- Cuma günü imam minbere hutbe okumaya çıktığı andan itiba-ren o bir saat içinde kalben yapılan dua.

- Cuma günü ikindi ile akşam arasında yapılan dua.

- Kerahat vakti değilse[1] huzuru kalb ile önce rızayı Hak için iki rekat namaz kılar. Tazarru niyaz ile dua eder. Yekün yapılan duaların içinde besmele ile başlanır. Bildikleriniz Esmaü-l Hüsna’lardan katılır. Esmaü-l Hüsnayı ezbere alanlar hepsiyle dua yapar ve Sevgili Pey-gamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e sevgi tazim ile en az üç veya yedi veya on bir salavatı Şerife’ler getirerek huzuru kalb ile tazarru niyaz ile dualar yapılır. Yapılan duanın muhakkak kabulünü Cenâb-ı Hak’tan umarak yapılır. Bir hadisi şerifte:

 دُعٰٓاءُ الْوَا لِدِ لِوَلَدِه۪ كَدُعٰٓاءِ النَّبِىِّ لِاُ مَّتِه۪

Yani, “Bir babanın evladı için yaptığı duası bir Peygam-berin ümmeti hakkındaki duası gibi makbuldür”[2]

Evladından hakkıyla memnun olursa bu böyledir. Evlatlar ana ve babalarına çok hakaret zulüm yapıpta beddularını almasınlar. Gönül-leri kırılır içleri sızlıyaraktan beddua yaparlarsa oda geçer dikkat edin.

Ebu Hureyre radıyallahu anhden: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Hangi bir mü'min, yüzünü kalbini Allah'a yöneltip bir dilekte bulunursa muhakkak onu ona verir. Ya dünyada dile-diğini ona verir, ya ahirette dileğine karşılık ona sevap hazır-lar, acele etmemesi şartı ile.”

Ashab sordular: - Ey Allah'ın Resulü, acele etmesi nedir?

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

- “Dua ettim, dua ettim de duamın kabul edildiğini gör-medimDemesidir”[3]

Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Allah’ın icabeti ve vermesi daha çoktur” [4] Yine Hadisi şerif

اَلدُّعٰٓاءُ مُخُّ الْعِبَادَةِ

“Dua ibadetin özüdür”[5] Yine Hadisi şerif

مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَسْتَج۪يبَ اللّٰهُ لَهُ عِنْدَ الشَّدٰٓائِدِ وَالْكُرَبِ فَلْيُكْثِرِ الدَّعٰٓاءَ فِى الرَّخٰٓاءِ

“Kim, üzüntülü ve sıkıntlı zamanlarda Allah’ın duasını kabul etmesini isterse, bolluk sıhhatlı zamanlarında da çok dua yapsın.”[6]

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem

إِنَّ الدُّعٰٓاءَ هُوَ الْعِبَادَةُ

“Dua ibadetin ta kendisidir” dedi, sonra:

Rabbimiz buyurdu ki:

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُون۪يٓ اَسْتَجِبْ لَكُمْۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَت۪ي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِر۪ينَ۟

“Bana dua edin, duanızı kabul ederim. Kibirlenip Bana dua etmeyenler, muhakkak cehenneme gireceklerdir.”(Mü’-min 40/60) mealindeki ayeti okudu.[7]

اَلدُّعٰٓاءُ سِلَاحُ الْمُؤْمِنِ، وَعِمَادُ الدّ۪ينِ، وَنُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ

Dua, mü’minin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nû-rudur.”[8]

“Kazaya, duadan başka hiçbir şey mani olamaz. Ömrü de iyilik ve ihsandan başka bir şey uzatamaz. ”[9] Nüzul etmiş belayı salih kimselerin duası geri döndereceğine hadisi şerif vardır.[10]

أُدْعُوا اللّٰهَ وَأَنْتُمْ مُوقِنُونَ بِالْإِجَابَةِ، وَاعْلَمُٓوا أَنَّ اللّٰهَ تَعَلٰى لَايَسْتَج۪يبُ دُعٰٓاءً مِنْ قَلْبِه۪ غَافِلٍ لَآهٍ

“Kabul edeceğine yakınen sağlam inanıp umut eder hal-de Al­lah'a dua edin. Ve bilin ki, Allah’u Teala kalbi gafletle ve boş şeylerle meşgul olan bir kimsenin duasını kabul et-mez.”[11]

Yaptığım duayı inşallah umuyorum ki dergâhından boş çevirmez sağlam bir inanç ile korku huşu edeple boyun, bükerek kabul olup kapısından boş çevirmeyeceğine inanarak dua etmelidir.

Kalbi Hak’tan uzak olarak, umudu zayıf olarak lüzumsuz boş ye-re vaktini geçirenler bunların duası kabul olur mu olmaz mı şüphelidir.

مَنْ أَرَادَ اَنْ تُسْتَجَابَ دَعَوْتُهُ وَاَنْ تُكْشَفَ كُرْبَتُهُ فَلْيُفَرِّجْ عَنْ مُعْسِرٍ

“Kim duasının kabul olunmasını, gam ve kederi­nin git-mesini isterse darda kalanlara yardım etsin." [12]

Yine Cenâb-ı Hak Teala Hazretleri bir ayeti kerimesinde buyu-ruyor ki:

Allah (c.c.)’ın kulları üzerindeki şefkati ve merhameti, Ayet-i Kerime’de buyuruluyor ki;

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰىٓ اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعًاۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ

Yani, “Ya Ekreme’r-Resul, bizim namı hesebımıza o kulla-rımıza de ki, ey nefisleri üzerine günah yönünde zulüm edip, israf eden kullarım, siz Allah’ın rahmetinden ümidinizi kes-meyin ki, zira Allahu Teala günahların cemiisini mağfiret e-der. Çünkü Allahu Teala kullarını afv ve sitir edici ve dergah-ı uluhiyetine iltica edenlere merhamet buyurucudur. Allah’ın mağfireti şefkati acıyıp esirgemesi sizlerin günahınızdan daha artıktır.”[13]

Cenâb-ı Hak bir hadisi kudsisinde:

قَالَ اللّٰهُ تَعَالٰى مَنْ لَا يَدْعُون۪ى اَغْضَبُ عَلَيْهِ

Yani, Cenab-ı Allah buyuruyor ki; “Bir kul ellerini kaldırıp, Benden istek talep etmezse ona gazap ederim.”[14]Zira bu hal, ya gafletten veyahut kibrinden ileri gelir.

Allah’ım cümlemizi esirgesin.

Yine Cenab-ı Hak Teala Hazretleri Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ile mi’racda doksan bin kelamlar arasında birinde buyuruyorlar ki: Ya Habibim kullarıma ha-ber ver Beni birkaç şeyler ile memnun etsinler.

1- Daimi Surette kalblerinde pişmanlık müteessirlik üzüntü, hüzünlü bir kalb ile Beni memnun etsinler.

2- Kendilerine verdiğim a’zaların hepsiyle bana ibadet yapsınlar.

3- Seherlerde ıssız ve tenha yerlerde huzuru kalb ile gözyaşı ile günahlarını anarak tevbe etsinler.

Yine Cenab-ı Hak’kın Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize çok kıymetli kelamlarından bir tanesi:

أَطْعَامَ الطَّعَامْ، وَل۪ينَ الْكَلٰامْ، وَالصَّلَاةِ بِاللَّيْلِ وَالنَّاسِ نِيَامْ

Yani: “Benim rızam için aç kullarımı doyursunlar. Benim rızam için kullarımı yumuşak mülayimlik kelamlar ile onları gafletten uyarıp ikaz etsinler ve geceleri uykuyu bölüp benim için namaz kılsınlar.”

Yine Mi’racda Cenab-ı Hak Teala ve Tekaddes Hazretlerinin Sev-gili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e buyurduğu kelam-lardan:

Ya Habibim, tekbir tebcilden hazer eyle, mazlum miskin-lerin duasından hazar eyle, emri bil ma’ruf nehyi anil münker eyle, beş vakit emrettiğim namazı huzuru kalb ile vaktinde eda eyle. Zira ya Habibim din bunların ile kaim olur.

Yani tekbir denilen gururdan, büyüklenmekten kendini çok be-ğenmeklikten çok sakınmamızı emrediyor. Tebcil denilen insanların halkın sana hürmet, hizmet, saygı, tazim göstermelerinden sakın haz duyup iftihara düşmeyiniz. Mazlum miskinlerin duası o ki, kendisine her ne zulüm, zalimlik, hakaret yapsan hiç birisine karşı savunacak gücü yoktur. Bunların bedduasından sakınınız. Emri Bil Ma’ruf Yüce Rabbimiz tarafından vahiy ile gelen emirlerine son derece riayet edip tutmak. Nehyi anil münker yüce Rabbimiz tarafından vahiy ile gelen nehy ettiklerini sakınmamız lazım gelip yapılmamasını yapmamayı emrediyor. Biz bu emirleri önce kendi nefislerimize icraat tatbik edeceğiz. Sonrada efrad ailelerimize, evlatlarımıza ve yetki dahilinde çevrelerimize de bu emri bildirip, itaat etmeyi bildirip, nehy olunan-lardan sakınmayı da çevre yetki dahilimizde olanlara söylemeye borçluyuz.

 قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يُسْتَجَابُ لِأَحَدِكُمْ مَالَمْ يَعْجَلْ، يَقُولُ: قَدْدَعَوْتُ فَلَمْ يُسْتَجَبْ ل۪ى

“Birinizin duası, dua ettim de kabul olunmadı’ diyerek çabukluk yapmadıkça kabul olur.” [15]

 عَنْ أَب۪ى هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللّٰهَ تَعَالٰى عَزَّ وَجَلَّ تِسْعَةً وَتِسْع۪ينَ اِسْمًا مِنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ

Hz. Ebu Hüreyre radıyallâhu anh anlatıyor: "Resûlulah aleyhis-salâtu vesselâm buyurdular ki: "Şüphesiz ki, Allahu Tealanın doksan dokuz ismi vardır. Onları mânalarını anlayıp inanarak ezberleyip okuyan cennete girer."[16]

 


[1] Sabah güneş doğarken, öğlen güneş tam tepede olduğu vakit, güneş batarken hiçbir namaz kılınmaz. Yalnız ogünün ikindi namazı kılınabilir. İkindi ile akşam arasında ve sabah namazınun sünneti ile farzı arasında nafile namaz kılınmaz. Bunlar kerahat vakitlerdir.

[2] Kenzü-l-İrfan 1001 Hadis s.59/336  Deylemi El-Firdevsü bi Me’sûru-l-Hıtab c.2.s.212/1299

[3] Edeb'ül Müfred C.2, S. 66.

[4] buyurdu. (Tirmizi, Edeb'ül-Müfred C. 2. S. 66).

[5] C. Sağir Muhtasarı c.2. s.399/2190(3:540/4256).

[6] Rüdani c.5. s.236/9234, C.Sağir Muhtasarı c.3. s.360/3659 (6:150/8743).

[7] Tirmizi, Ebu Davud C.2, S.77.

[8] C. Sağir Muhtasarı c.2. s.400/2192 (3:540/4258), Et-Terğib ve-t-Terhib C.2, S.479.

[9] Et-tac terc. C-5 Sh. 201.

[10] Ruhu’l-Beyan Tefsiri c.4.s.387

[11] Ramuze-l-Ehadis c.1.s.21/13, C. Sağir Muhtasarı. c1. s.115/183 (1:228/316).      

[12] Ramuze-l-Ehadis c.2.s.401/8, Et-Terğib ve't-terhib C-2 Sh. 46.

[13] Zümer, 39/53.

[14] Kenzü-l-İrfan, 1001 Hadis s.61/343.

[15] C. Sağir Muhtasarı c.3. s.442/3892 (6:461/10009).

[16] C. Sağir Muhtasarı c.2. s.12-13/1320 (2:483/2367).

<<< Önceki Kayıt - Sonraki Kayıt >>>