RESÛLULLAH'IN SIĞINMA TALEP ETTİĞİ ŞEYLER - (Zuhurâtı Izhârı'l-Vakf-ı Güneş 2.cilt)

RESÛLULLAH'IN SIĞINMA TALEP ETTİĞİ ŞEYLER

 

عَنِ اِبْنِ عَبَّاسْ؛ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْه قَالَ: كَانَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُعَلِّمُنَا هٰذَا الدَّعٰٓاءَ كَمَا يُعَلِّمُنَا السُّورَةَ مِنَ الْقُرْآنِ: اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ى أَعُوذُبِكَ مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ. وَأَعُوذُبِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرُ. وَأَعُوذُبِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَس۪يحِ الدَّجَّالِ. وَأَعُوذُبِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ.

İbni Abbâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aley-hissalâtu vesselâm, Kur'ân'dan bir sure öğretir gibi şu duayı bize öğretmişti. "Allah’ım! Cehennem azabından, kabir aza-bından, Mesîh Deccâl'in fitnesinden, hayat ve ölüm fitne-sinden sana sığınırım."[1]

Bir ayeti kerime’de:

قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ي لَوْلَا دُعَآؤُ۬كُمْۚ

Meâlinde "Duanız olmasaydı Allah yanında hiçbir kıymeti-niz olmazdı"[2] buyrulmuştur.

 فَقَالَ أَصْحَابُهُ: أَقَر۪يبٌ رَبُّنَا فَنُنَاج۪يهِ أَمْ بَع۪يدٌ فَنُنَاد۪يهِ؟ فَنَزَلَتْ وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَاد۪ى عَنّ۪ى فَإِنّ۪ى قَر۪يبٌ أَج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ

"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'a Ashâbı radıyallahu an-hüm ecmain sordular: Rabbimiz yakın mıdır, biz ona hafif sesle hitab edelim, uzaksa yüksek sesle taleblerimizi söyleyelim? Bunun üzerine şu âyet indi:[3]

وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ فَلْيَسْتَج۪يبُوا ل۪ي وَلْيُؤْمِنُوا ب۪ي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ

"Kullarım sana benden sorarlarsa, (söyle ki) ben yakı-nım. Dua edenin duasına, bana dua ettiği takdirde icâbet ederim. O halde onlar da benim davetime bana itaatla icabet etsinler, iman ve itaata devam etsinler ki o sayede doğru yola ulaşmış olurlar."[4]

Hadisi şerif:

 عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ اللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ الطَّاهِرِ الطَّيِّبِ الْمُبَارَكِ الْأَحَبِّ إِلَيْك،َ الَّذ۪ي إِذَا دُع۪يتَ بِه۪ أَجَبْتَ، وَإِذَا سُئِلْتَ بِه۪ أَعْطَيْتَ، وَإِذَا اسْتُرْحِمْتَ بِه۪ رَحِمْتَ، وَإِذَا اسْتُفْرِجَتَ بِه۪ فَرَّجْتَ، قَالَتْ وَقَالَ ذَاتَ يَوْمٍ يَا عَائِشَةُ هَلْ عَلِمْتِ أَنَّ اللّٰهَ قَدْ دَلَّن۪ي عَلَى الْاِسْمِ الَّذ۪ي إِذَا دُعِيَ بِه۪ أَجَابَ؟ قَالَتْ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللّٰهِ بِأَب۪ي أَنْتَ وَأُمّ۪ي فَعَلِّمْن۪يهِ ، قَالَ إِنَّهُ لَا يَنْبَغ۪ي لَكِ يَا عَائِشَةُ قَالَتْ فَتَنَحَّيْتُ وَجَلَسْتُ سَاعَةً ، ثُمَّ قُمْتُ فَقَبَّلْتُ رَأْسَهُ ، ثُمَّ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللّٰهِ عَلِّمْن۪يهِ قَالَ إِنَّهُ لَا يَنْبَغ۪ي لَكِ يَا عَائِشَةُ أَنْ أُعَلِّمَكِ، إِنَّهُ لَا يَنْبَغ۪ي لَكِ أَنْ تَسْأَل۪ينَ بِه۪ شَيْئًا مِنَ الدُّنْيَا، قَالَتْ فَقُمْتُ فَتَوَضَّأْتُ ثُمَّ صَلَّيْتُ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ قُلْتُ: اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَدْعُوكَ اللّٰهَ، وَأَدْعُوكَ الرَّحْمٰنَ، وَأَدْعُوكَ الْبَرُّ الرَّح۪يمَ، وَأَدْعُوكَ بِأَسْمٰٓائِكَ الْحُسْنٰى كُلِّهَا مَا عَلِمْتُ مِنْهَا وَمَا لَمْ أَعْلَمْ، أَنْ تَغْفِرَ ل۪ي وَتَرْحَمَن۪ي، قَالَتْ فَاسْتَضْحَكَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثُمَّ قَالَ إِنَّهُ لَفِي الْأَسْمٰٓاءِ الَّت۪ي دَعَوْتِ بِهَا

Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor.

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle yalvardılar: “Allah’ım! Ben, senin pak, güzel, mübarek ve yüce nezdinde en sevimli olan, onunla dua edildiği taktirde hemen icabet ettiğin, onunla Senden istenince hemen verdiğin, onunla rahmetin talep edilince rahmetini esirgemediğin, onunla kurtuluş talep edilince kurtuluş verdiğin isminle senden istiyorum” diye dua ederdi.

Hz. Aişe'nin belirttiğine göre, bir başka gün Aleyhissalâtu vesse-lâm'ın, kendisine "Ey Aişe! Kendisiyle dua edildiği taktirde ica-bet ettiği ismi, Allah'ın bana gösterdiğini sen biliyor musun?" diye sormuştu. Hz. Aişe der ki: "Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Annem babam sana feda olsun, onu bana da öğret!" dedim. "Ey Aişe onu sana öğretmem uygun düşmez!" buyurdu. Bu cevap üze-rine ben de oradan uzaklaşıp bir müddet tek başıma otur-dum. Sonra kalkıp, başını öptüm ve: "Ey Allah'ın Resulü! Onu bana öğret" diye ricada bulundum. O yine: "Onu sana öğret-mem uygun olmaz, ey Aişe! Onunla senin dünyevî bir şey talep etmen uygunsuz olur" buyurdu."

Hz. Aişe devamla der ki: "Ben de kalkıp abdest aldım, son-ra iki rek'at namaz kıldım, sonra: "Allah’ım! Sana Allah ismin-le dua ediyorum. Sana Rahmân isminle dua ediyorum. Sana Berrurrahîm isminle dua ediyorum. Sana bildiğim ve bilmedi-ğim güzel isimlerinin hepsiyle dua ediyorum. Bana mağfiret et, rahmet eyle" diye dua ettim."

Aişe validemiz devamla der ki: "Bu duam üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm güldü ve: "İsm-i âzam, senin yaptığın şu duanın içinde geçti"[5] buyurdu.

 


[1] Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercümesi c.17.s.500-501.

[2] Furkân Suresi, 25/77.

[3] Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercümesi c.3.s.279.

[4] Bakara Suresi, 2/186.

[5] Rûdâni c.5. s.242/9272.

<<< Önceki Kayıt - Sonraki Kayıt >>>