Yakîn - (Zuhurat-ı Vakf-ı Güneş)

YAKÎN

Hadis-i Şerif’de buyuruluyor ki;

 

اِنَّمَا اَتَخَوَّفُ عَلٰى اُمَّتِى ضَعْفَ الْيَقِينِ

 

Yani, “Ümmetimin üzerine yakînlerinin zayıflama-sından korkarım”[1]. Bak şimdi, bu yakînleri zayıf olan kimlerdir; bunlar maneviyata kıymet vermezler, tarikata hiç kulak asmazlar, evliyanın kerametine hiç kıymet vermezler, Allahu Teala’nın kullarına yakın olup, esrar-ı ilahinin kuldan zuhur ettiğine inanmazlar, kuldan ne beklenilir, derler. Ümmet-i Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’de ne esrar olduğuna inanmazlar. Allahu Teala’ya tamamen güvenemezler ve inanamazlar.

Yakîn üçtür; Aynel Yakîn, İlmel Yakîn, Hakk’al Yakîn. Yani, yakîn hasıl edip yakînen inanmak, ancak halis mü’minlere mahsus-tur. İman edecek şeylere tamamen, yakînen inanmak ancak yakîn ilmini üstazından, şeyhinden öğrenenlerde yakîn hasıl olur. Bak, yakîn öğrenmekle olur imiş.  Hadis-i Şerif’de buyuruluyor ki;

 

تَعَلَّمُوا الْيَقِينَ كَمَا تَعَلَّمُوا الْقُرْآنَ حَتّٰى تَعْرِفُوهُ فَاِنِّى اَتَعَلَّمُهُ

 

Yani, “ilm-i yakîn öğreniniz. Kur’an-ı Kerim ilmini öğ-renir gibi öğreniniz, hatta onu iyice bilesiniz ben de öğreniyorum”[2]demiştir. Bu yakîn ilmi, ehl-i yakîn olan meşayihlardan öğrenilir. Ayet-i Kerime’de, vesile arayınız, Allahu Teala’ya yakîn hasıl edip hakkalyakîn Hakk’ı tanıyınız, demektir.

Meşayihlar dualarında;

 

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى جَعَلْـنَا مِنْ اَهْلِ الْـيَقِينِ

 

Yani, Allahu Teala’ya hamd olsun, bizleri ehl-i yakînden eyledi derler. Tarikat yolu yakîn öğrenmek yoludur. Yakîn öğreniniz, Kur’an öğrenir gibi, diye buyurduğu budur. Şeriat şeytanın elinden kurtulup da bu yola girmez ki, şeytan fırsat vermez. Kurtulan, yani şeriatı tamam uygulayanlardır. Şeriatı tamam olanlar ve tarikatı tamam olanlar ve kötü bid’atlerden kurtulup, şeriat ile amel, tarikat ve takva ile çalışan kimseler, her daim şeytan ile harptedir. Bazı şeytan kendini, bazı da kendi şeytanı bastırır. O zaman esrar-ı ilahiden bir şeyler sezer, batın esrarını anlamaya başlar, yakîn kuvvet bulur. Bu sırra ermeyenler bundan haberdar olmayanlar, belki de inkar eder. Keramet-i evliyayı inkar eden ulemalar çoktur, küfürdür. Bu inkar edenler yakînlerinin zayıflığındandır. Bu gönül esrarının meyvesidir. Bunun için Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki, yakîn ilmini Kur’an öğrenir gibi öğreniniz. Bunu ayırt ederek bak, dikkat eyle.

Hz. Ali (Kerremallahu veche)’den rivayet edilen hadis-i şerif;

 

عِلْمُ الْبَاطِنُ سِرٌّ مِنْ اَسْرٰرِ اللّٰهِ تَعَالٰى وَحِكَمٌ مِنْ حِكَمِ اللّٰهِ تَعَالٰى يَقْذِفُهُ فِى قُلُوبِ مَنْ يَشٰٓاءُ مِنْ عِبَادِهِ

 

Yani “İlm-i batın Allah (c.c.)’ın sırlarından bir sırdır ve Allah (c.c.)’ın hikmetlerinden bir hikmettir. Bunu dilediği kulunun kalbine koyar”[3]. İşte burada meydana çıktı ki, Resul-i Ekrem Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in, ben ümmetimin üzerine korkarım ki, yakînleri zaafa düşer. Tarikatı, maneviyat, batın ilmini, evliyanın kerametini inkar edenler, yakînleri zayıf olan-lardır. İsterse bu adam Kur’an bilsin, yakînleri zayıftır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in korktuğu budur, çünkü İslamiyet’in kuvvetini, ümmet-i Muhammed’in kerametini, ayetlerin tesirini, Kur’an-ı Kerim’in mu’cizat-ı Muhammedi’ye olup, ondan her esrarın zuhur edeceğini takdir edemiyorlar. Yakînleri zayıftır.

 


[1] Camiu’s Sağir Muhtasarı, c. 3, s. 258/3358, Ez-Zühdü li İbnü’l-Mübarek, c. 1, s. 196/557 (Beyrut), Tabarani Mu’cemu’l-Evsat, c. 5, s. 354/8869 (Kahire), Beyhaki Şuabu’l iman c. 1, s. 63/301 (Beyrut), Deylemi Elfirdevsu bi Me’su’u’l Hıtab c. 4, s. 44/6294 (Beyrut).

[2] Ramuze’l-Hadis, c. 1, s. 254/1.

[3] Ramuze’l-Hadis, c. 2, s. 317/3, Deylemi ve Ahmed ibni Hambel Müsnedinden.

<<< Önceki Kayıt - Sonraki Kayıt >>>